Paris Suikasti
1- AKP saflarından gelen beyanatlar oldukça çarpıcı. PKK’nın üst düzeyindeki birilerinin öldürülmesinin sevinç çığlıkları ve zafer şarkıları eşliğinde karşılandığı zamanlar geride kalmış görünüyor. PKK’nın kurucularından birinin yanındakilerle birlikte öldürülmesi Hüseyin Çelik tarafından ‘örgütün kendi iç hesaplaşması gibi’ yorumlanıyor. Yani hükümet açıkça ‘ben yapmadım’ beyanında bulunuyor. Vaktiyle yapılmayan eylemleri bile ‘biz yaptık’ diyerek kendisine mal eden ve popülaritelerine pozitif katkı sağlayan siyasetler, artık yerini yeni bir pozisyona bırakmış durumda. Hükümet PKK’lıların öldürülmesini üstlenmediği gibi bu durumdan hoşnut olunmadığının da altını çiziyor. Bu anlamda Bülent Arınç’ın ‘büyük bir vahşet. Gerçekten üzüntü duydum. Biz hukuk içerisinde mücadele ediyoruz’ vurgusu da oldukça önemli. Dünyadaki örneklerine bakıldığında terörle mücadele ettiğini söyleyen ülkelerin bu tür siyasi suikastleri kendi halklarına nasıl böbürlenerek pazarladıkları düşünülürse, Türkiye’nin en azından bugünlerdeki duruşunun, İsrail, Rusya ya da ABD’ninkinden farklı olduğu görülebilir.
2- Zamanlama itibariyle barış sürecini baltalama amacını taşıdığı düşünülen bu suikastin derin devlet ya da derin PKK tarafından yapıldığı konusunda ikiye ayrılan bir kamuoyu bulunuyor. Her ikisi de olabilir zira her ikisi de birbirinin uzantısı ve tamamlayıcısı. Şurası kesin ki bu savaştan nemalananlar, müzakerelerin sürmesinden hoşnut değil. Bu sefer çok kararlı adımların atıldığını düşünüyor ve özellikle de Öcalan’ın devreye girmesinden endişe ediyorlar. İmralı, Öcalan için sadece bir hapishane değil, aynı zamanda onu derin yapıların erişiminden koruyan bir koruyucu duvar da. Onun devletle ilişkiye girmesi dışarıdaki bazı PKK’lıların hiç de memnun olmadığı bir şey. Birden çok PKK’nın var olduğu artık herkesin bildiği ve konuşmaya başladığı bir gerçek. Suikast, PKK içerisinde Öcalan’a yakın isimleri hedef aldığı gibi, örgütün Batıda konuşlanmış bir kanadını da temsil ediyor. Ancak Batı kanadı da tek değil ve Avrupa merkeze yakın duran kanatla ABD’ye yakın duranlar arasında politik ayrışma var. Bu anlamda Türkiye ile Kürtler’in yakınlaşmasına karşı olanların tespitinde fayda var.
3- Bu tür suikastler istihbarat teşkilatlarının desteği ile yapılırlar. Suriye,İran, İsrail hatta MİT gibi ilk akla gelenlerin dışında yerlere bakmanın da faydalı olacağını sanıyorum. Bu gibi durumlarda özellikle ev sahibi ülkenin dahli de fazlasıyla mümkündür. Fransa, Kürt meselesinin tam merkezinde yıllardır var olan bir ülke ve Fransız istihbaratının örgütle yakın ilişkisi olduğu biliniyor. Bu, barış sürecini olduğu gibi, barış sonrası süreci hedefleyen bir saldırı da olabilir. Sadece belli kadroları hedefleyen seçici bir temizlik operasyonu olabileceği gibi, büyük çaplı bir politikanın uzantısı olması da mümkündür. Avrupa’nın Kürt stratejisi istendiği gibi gitmediği ve Ortadoğu dengelerinin bir Türk-Kürt barışı üzerinden kurulmasının istenmediği iddiası da yabana atılmamalıdır.
Çok ihtimalli bir denklem kurulduğu aşikar. Eylemden çok ortaya çıkacak sonuçların önemli olduğu bir konu bu. Sahaya bir top bırakıldı ve herkes o topa vurup gol atmaya çalışacak. Bildik hikayelerden bakalım bildik sonuçlar mı çıkacak .