• Terör örgütleri halkı korkutup sindirerek neyi amaçlıyor? Siyasi olarak ne elde edebilirler?
Terör örgütleri farklı siyasi gerekçelerle faaliyet gösterirler. Etnik, ideolojik, dini ya da farklı çıkarsal nedenler söz konusu olabilir. Dünyada bir an önce kıyamet gününün gelmesini hedefleyen örgütler bile var. Bu örgütlerin içerisinde direk olarak halkı paniğe ve dehşete sevk etmek üzerinden hedeflerine ulaşmayı arzulayanlar olduğu gibi, spesifik olarak belli kişilere mesela politik şahsiyetlere dönük eylemler yapanlar da bulunuyor. Bazıları da devletin güvenlik görevlilerine veya memurlara saldırıyor. Her bir eylem türünün farklı etki ve sonuçları var kuşkusuz. Yapılan eylemlerin ekonomik, sosyo-kültürel ve siyasi alanda pek çok değişikliklere sebep olduğu biliniyor. 11 Eylül gibi yapısal v global etkileri olan terör eylemleri de var. ABD’nin savunma harcamalarını 250 milyar dolardan 750’lere kadar ulaştıran bir ekonomik milat olmuştur bu saldırı. Aynı zamanda dünya sathında İslam kimliğinin yeniden şekillenmesine ve ötekileştirilmesine sebep olmuş, siyaseten demokratik kültürle bağdaşmayan güvenlik önlemlerine meşruiyet sağlayan bir aracı olmuştur.
• Herhangi bir saldırı planlanmasa da örgütler tehditle korku salmayı amaçlar mı?
Elbette. Terörün amacı eylemin kendisi değildir; yani terörist bir bombayı patlatarak onlarca insanı öldürmeyi amaçlamaz. Oradaki ölümler bir iletişim dilidir. Bu yolla geniş kitlelere mesajını ulaştırmayı, onları belirli davranışlara sevk etmeyi hedeflerler. Yani terörde temel hedef etki değil, tepkidir. Bu nedenle eylemin sadece dedikodusu üzerinden bile bir tepki oluşacağını bilİrler. Teröriste en büyük destek, yalan yanlış üretilen şurada bomba patlayacak, burada yangın çıkacak, bugün böyle yerler güvenli değil biçimindeki haberlerin yayılmasıyla gerçekleşir. Terörist bu yolla kendi reklamını da yaparak ne kadar güçlü olduğunu, herşeye muktedir olduğu duygusunu pekiştirir. Terör örgütleri bu nedenle zaman zaman yapmadıkları eylemleri de üstlenirler. Terör eylemlerinin matematik sonuçları ile yarattıkları etki arasındaki büyük fark, bu iletişimin çarpan etkisinden kaynaklanır. Trafik kazalarında hayatını kaybeden 5 kişi ile terör eyleminde hayatını kaybeden 5 kişi arasındaki fark toplumsal dehşet üretme kapasitesidir.
• Bir toplum bu korkuyla yaşayabilir mi? Ne gibi sonuçlar yaratır bu durum?
Türkiye’deki durum derin bir analize ihtiyaç duyuyor. PKK eylemleri direk olarak sivil halkı hedeflemediğinden toplumsal bir panik yerine kayıpların yarattığı öfke ve kızgınlık üzerinden şekilleniyor. Esas olarak devletin güvenlik güçlerine yönelen saldırılar kendilerini dünya sathında milis güç olarak konumlandırmak istemelerinden kaynaklanıyor. Buna karşın zaman zaman sivil kayıplara da yol açan saldırılar söz konusu olabiliyor. IŞİD ise direk sivil halka yönelebiliyor. Tıpkı El Kaide gibi onlarda tahrip gücü çok yüksek intihar bombalarını kalabalık alanlara yönlendiriyorlar. DHKP-C ise güvenlik güçleri ile çatışmaya girip, sokak hareketlerini tahrik etmeye çalışıyorlar. Türkiye toplumunda terörize olmuşluk ve panik yok henüz. Bıkkınlık, öfke ve tahammülsüzlük daha belirgin psikolojiler. Ama IŞİD tipi halka dönük eylemler artarsa bunun içerisine korku da dahil olacaktır kuşkusuz. Bu seçmen davranışını da, ekonomik davranışı da etkiler.
• İktidarda geçici bir hükümetin olması örgütleri cesaretlendirebilir mi?
Geçici hükümet zayıf hükümet demektir, yeterince güçlü önlem alma kapasitesi de doğal olarak kısıtlanır. Lakin bizde esas yönetim yetkisi cumhurbaşkanlığı makamında olduğu için bu boşluk fazla hissedilmiyor. Sanki seçim olmuş da hükümet devrilmiş gibi bir psikoloji yok. Kurulacak hükümetin oyun değiştirici bir etkisi olacağını sanmıyorum. Örgütlerin seçim öncesinde eylem sayılarını artırmaları ya da azaltmaları seçmen davranışına etki etmeye yönelik. Enteresan olan seçim öncesinde iktidar partilerinin halkın dehşete düşmesine zemin hazırlayacak haberleri durdurmaya çalışması, sükunete davet etmesi gerekirken şimdilerde bunun tam aksine bir durumla tersinin gerçekleşiyor olması, terör haberlerinin parlatılarak aktarılması. Bu taktiğin seçimlere etkisini hep birlikte göreceğiz.
Prof.Dr.Deniz Ülke Arıboğan